-
1 hiçe saymak
= hiçe indirmek ни во что не ста́вить -
2 hiçe saymak
set at nought, snap one's fingers at -
3 hiçe saymak
хэмылъытэн -
4 hiçe saymak
to think nothing of, to disregard, to snub, to treat sb like a dirt -
5 snub küçümsemek, hiçe saymak, asagilamak, hor davranmak, terslemek
hiçe sayma, asagilama, küçümseme, tersleme, hor görmeEnglish to Turkish dictionary > snub küçümsemek, hiçe saymak, asagilamak, hor davranmak, terslemek
-
6 hiçe indirmek
-
7 saymak
(sayar)В1) счита́ть, исчисля́ть; перечисля́тьbahçedeki ağaçları saymak — счита́ть дере́вья в саду́
2) принима́ть в расчёт; зачисля́ть, засчи́тывать3) придава́ть значе́ние; принима́ть во внима́ние- ı hiçe saymak — ни во что не ста́вить кого, не счита́ться с кем- чем, игнори́ровать что
4) уважа́ть, почита́тьAllah gibi saymak — боготвори́ть
- ın hatırını saymak — чтить кого
5) счита́ть, полага́ть, рассма́тривать◊
saymakla bitmez — бесчи́сленный, неисчисли́мый -
8 saymak
подсчи́тывать сосчи́тывать* * *-i1) счита́ть, исчисля́ть; подсчи́тыватьparalarınızı saydınız mı? — вы сосчита́ли де́ньги?
2) принима́ть в расчёт, зачисля́ть, засчи́тывать3) придава́ть значе́ние, принима́ть во внима́ниеhiçe saymak — ни во что́ не ста́вить кого, не счита́ться с кем-чем, игнори́ровать что
4) уважа́ть, почита́ть5) счита́ть, полага́ть, рассма́триватьkendini adam mı saymıyor? — он что, себя́ за челове́ка не счита́ет?
•• -
9 set at nought
hiçe saymak, önemsememek -
10 set at nought
hiçe saymak, önemsememek -
11 mißachten
hiçe saymaksavsaklamak -
12 kick in the teeth
hiçe saymak/adam yerine koymamak -
13 think nothing of
hiçe saymak, önemsememek, siradan görmek -
14 пренебрегать
несов.; сов. - пренебре́чь1) hor görmek / bakmak, istihfaf etmekон стал пренебрега́ть ста́рыми друзья́ми — eski dostlarına hor / yüksekten bakmaya başladı
2) küçümsemek; hiçe saymak; görmezden gelmekпренебрега́ть опа́сностью — tehlikeyi küçümsemek
пренебрега́ть тру́дностями — güçlükleri hiçe saymak
они́ пренебрегли́ на́шим сове́том — bizim öğüdümüzü yabana attılar
пренебрега́ть и́стиной — gerçeği görmezden gelmek
-
15 bafouer
-
16 hiç
1.1) в отриц. предложениях употр. для усиления отрицания совсе́м, соверше́нно, абсолю́тноo hiç bilmez — он абсолю́тно ничего́ не зна́ет
üç gündenberi hiç görünmedi — вот уже́ три дня она́ совсе́м не пока́зывается; б) никогда́
hiç görmedim — никогда́ не ви́дел; в) ничего́
ne gördünüz? - Hiç! — что вы ви́дели? [Да так] ничего́!
2) в вопр. предложениях когда́-либо; когда́-нибудь2.hiç ava gittiniz mi? — вы когда́-нибудь ходи́ли на охо́ту?
ничто́, пустя́кbir hiç için darıldı — он оби́делся из-за пустяка́
o benim gözümde hiçtir — он в мои́х глаза́х ничто́
••- hiç de- dersleri hiç de iyi değil
- hiç değil
- çok yoruldunuz mu? Hiç değil
- hiç değilse
- hiç olmazsa
- hiç değilse on tane ver
- hiç olmazsa günde bir iki kere gelir
- hiçe saymak
- hiçe indirmek
- hiç yoktan -
17 slight
adj. hafif, belli belirsiz, azıcık, küçük, önemsiz, sudan, zayıf, narin, karaktersiz, zayıf karakterli, öylesine, üstünkörü————————n. önemsememe, hafife alma, hiçe sayma, saygısızlık, hakaret, onur kırma————————v. önemsememek, hiçe saymak, hafife almak, saygısızlık etmek, hakaret etmek, ihmal etmek, geçiştirmek* * *az* * *1) (small; not great; not serious or severe: a slight breeze; We have a slight problem.) hafif, az2) ((of a person) slim and delicate-looking: It seemed too heavy a load for such a slight woman.) incecik, narin•- slighting
- slightingly
- slightly
- in the slightest -
18 challenge
n. meydan okuma; davet, parola sorma, kimlik sorma; itiraz, reddetme (jüri veya yargıcı); insanı kamçılayan bir durum, dürtü, bağışıklık, havlamaya başlama (av köpeği)————————v. düelloya davet etmek, meydan okumak, boy ölçüşmek, davet etmek (düello); kafa tutmak (Argo); hiçe saymak; tartışmak (doğruluğunu); reddetmek (hakim veya jüriyi), itiraz etmek; havlamaya başlamak* * *1. meydan oku (v.) 2. meydan okuma (n.)* * *[' ælin‹] 1. verb1) (to ask (someone) to take part in a contest: He challenged his brother to a round of golf.) yarışmaya davet etmek, meydan okumak2) (to question (someone's authority or right, the truth of a statement etc).) araştırmak, sormak2. noun1) (an invitation to a contest: He accepted his brother's challenge to a fight.) yarışmaya davet, meydan okuma2) (the act of questioning someone's right, a statement etc.) araştırma, sorma•- challenging -
19 disregard
n. önemsememe, umursamama, takmama, saymama, ihmal————————v. ihmal etmek, önemsememek, aldırmamak, saymamak, takmamak, hiçe saymak; saygısızlık etmek* * *1. aldırma (v.) 2. aldırmazlık (n.) 3. ihmal et (v.) 4. ihmal (n.)* * *1. verb(to ignore: He disregarded my warnings.) aldırmamak, dikkate almamak2. noun(lack of concern: He has a complete disregard for his own safety.) aldırış etmeme, dikkate almama -
20 flout
v. alay etmek, küçümsemek, takmamak, burun kıvırmak* * *(to refuse to respect or obey: He flouted the headmaster's authority.) hiçe saymak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
hiçe saymak (veya indirgemek) — önemsememek, önem vermemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
keçeyi suya atmak — ar ve namusu hiçe saymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayaklar altına almak — önem verilmesi gereken şeyleri hiçe saymak, çiğnemek Şerefini, namusunu ayaklar altına aldı … Çağatay Osmanlı Sözlük
tecâvüz etmek — 1. sınırı geçmek, başkasının haklarını hiçe saymak. 2. ırza geçmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü